20.2.11

BİR TARKAN OLABİLİRDİM...

Ve bir kez daha ailenin sporcu genlerinin yanında sanatçı genlerini de almadığım kanıtlandı sayın izleyen.Şimdi zaten bendenize yıllardır malum olan bu saptamayı nasıl kesinleştirdiğimi anlatacağım.

Aslında her şey yıllar önce,ortaokulda, başladı. İlkokuldan yeni mezun(!) olmuş, tek öğretmenden,çoklu öğretmene geçmiştik. Sudan çıkmış balıktık anlayacağınız ve ilkokul öğretmenimizin de benim derdimden muzdarip olduğunu düşündüğümüzde adamın seçmeli derslerde matematik işlemesi ile bendeki yeteneksizliği o ana kadar farkedememiştim. Ne zaman ki ortaokula geçtim, acı gerçek buzlu yolda kayan tır misali yüzüme çarptı. MÜZİK YETENEĞİM YOKTU!


Bunu anlamam ise bünyemde o zamanlar anlamadığım, yeni yeni anlamını keşfettiğim bir travmayla olmuştu. Orta birdi... Müzik dersimiz yeni başlamıştı. Klasik olarak Türkiye'de her öğrencinin en az bir kere tattığı "flüt" maceramız bu derslerle başlamıştı. Hocamız her ders sözlü yapardı. Flüt çalacağız sözlüde. Şimdi, kadının amacı neydi bilmiyorum. Hani aramızdan olur da bir Beethoven, efenime söyleyeyim, bir Yann Tiersen filan çıkabilir de ben de menajerliğini yaparım köşeyi dönerim düşüncesi mi onu bu tür eylemlere itmişti yoksa müfredat mı, emin değilim. Ama sonuçta bir nota ve flüt gerçeği vardı önümüzde duran.

O konuda iyiydim aslında. Notaların altına ne olduklarını yazmadan vuruşlarına neyin dikkat ederek "Samanyolu"nu gayet güzel icra eder, bir güzel 100'ümü alır otururdum. Öyle ki yanlış çalsam bile notaları deftere yanlış geçirdiğim için yanlış çaldığımı hoca anlar ve bakarak çaldığım için yine 100 verirdi. Aaah ah! Müzik kariyerimin en şaşaalı dönemiydi anlayacağınız...

Ne olduysa o gün oldu. Kariyerimin biteceğini bilseydim asla o şarkıyı söylemezdim. Ama kader...Bir olmuşa bir ölmüşe çare yok ne de olsa. Söyledik bir kere.

DERSİMİZ: KORO SEÇMELERİ

Hoca geldi derse.30'a yakın kişiyiz. Dengesiz, herkese teek teek tek şarkıyı söyletti ve tonlamasını doğru yapanı aldı koroya. Tahmin edersiniz ki ben ve eşsiz yeteneğim (!) için şarkı tonlamasını yapmak çocuk oyuncağıydı ve ben kendimi koronun içinde buldum.


ERGENLİĞİN GÖZÜ KÖR OLSUN!

İlk koro çalışmamız...Verdi elimize kağıtları Hoca, bilmem kaç tane şarkı. 50 kişiyiz k*ç kadar sınıfta. Hep beraber başladık söylemeye. 50 kişi!!!

Söylüyoruz. Bu duruyo duruyo "Hadi baştan." Hoppalaaa...

Söylüyoruz. Tekrar:" Hadi baştan." İki üç derken bu döndü bana..."Sen bi sus." dedi.  Hönk! Ben bi kaldım tabi. Aylardır özenle bakıp beslediğim sanatçı egom yerle bir oldu. Neymiş efendim ,ergenliğe giriyormuşum, sesim çatallaşıyormuş!

 Kırıldım, örselendim, rencide edildim ve hormonlarımın bana oynadığı bu habis oyunu asla unutmadım....Bir daha da koroya katılmadım ve sanat kariyerimi o ortaokul sıralarında tozlanmaya mahkum ettim.

GUITARSIZ HERO'YUM

Tüm bunları anlatmamın sebebi her türlü itiraz ve uyarıma rağmen arkadaşların beni "Guitar Hero"ya götürmesi...

Dün gece bir kez daha müzik sektöründen ne denli uzak kalmam gerektiğini hem kişisel hem de halk sağlığı açısından anladım.

Berbattım. Ne bateri,ne bas,ne vokal...Bildiğin yeteneğim(!) körelmişti. Sanat yeteneğim (!) galiba bana, onu ortaokulun tozlu sıralarında bırakmamdan ötürü kızgındı ve yıllar sonra intikamını bu şekilde almıştı...

Aslında bir Zeki Müren,bir Levent Yüksel efenime söyleyeyim bi Tarkan, en kötü ihtimal bir Serdar Ortaç olabilirdim, ergenlik hormonlarım olmasaydı eğer...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.