14.8.11

Bugünlerde Olanlar...

"Yapmayayım, girmeyeyim" dedim post çalıştığım laboratuvardan; ancak canıma tak etti sayın izleyen. Zira o kadar birikti ki yazacaklarım artık unutmaya başladım - Aah ah yaşlılık zor zenaaat!-

Neyse haydi başlayalım =)

Ev,ev,ev,ev....

Evvet  sayın izleyen. Doğru duydun ki zaten şurada da belirttiğim üzere eve çıktım. Hatta eve çıkmak için zaten güzelim, caaanım İzmir'i bırakıp 1 ay evvelsinden tası tarağı toplayıp Ankara'nın taştan yollarına düştüm. Hem evimi toparlayayım yeni yıla bomba gibi bir giriş yapayım hem de histolojide staj yapayayım da ufkum genişlesin Nirvana'ya bir adım daha yaklaşayım dedim. İyi halt ettim!

Zira ev öldürdü bizi sayın izleyen yaa! Hayır, çok şükür ki sevgili dostlarımın yardımıyla daha bi kolay hallettik tabi ancak yine de zordu. Çünkü bizim ev - aman aman "bizim ev". Hoşuma gitti lan =)- 4 katta ve kendisinin -tabii ki de!- asansörü yok! Hoş, olsa da hayvan gibi kanepeleri, çamaşır makinesini, bazaları filan koyamayacığımız için yine manual  taşıyacaktık tabi haliyle.

Öyle ya da böyle taşındık yani anlayacağınız. Ben direkt kurdum odamı. Öğrenci evi mantığını tam olarak anlamamış ev arkadaşlarımın aksine çat kurdum bez dolabı, açınır kapanır masayı bi de yatak. Oh mis! Bakınız solda fotosu. Onlarsa 3 gün dolap kitaplık kurmakla uğraştılar. Tam da bu yüzden evdeki küçük odayı ben aldım. Uğraşamam öyle döşemekle temizlikle falan. Bak geçen haftasonu odayı temizlemem 3 dk.mı aldı =D İşi bilcen, işe gitmicen kanka.Olay bu yani...

Evin ve odamın maszarası ise alt tarafta ;)

Ramazan,sahur,iftar,formaldehit...hönk?

Malumunuz ya şehr-i ramazan modu açtık sayın izleyen. Ailemden ilk ayrı ramazanımı geçiriyorum. Zor tabi...Haftaiçi pek oruç tutamıyorum.  9'dan 5'e kadar laboratuvarda formaldehit, alkol ve bilimum kimyasal kokusu arasında çalışmak azıcık kötü oluyor oruçlu oruçlu. Saat 1 gibi benim algı sıfır, şeker 50, öbür tarafa transit bilet bakıyorum kendime. O derece!

"Ama," dedim " ilk gün tutayayım". Zaten çocukluğumdan beri ne yapar eder ilk günü bi de son günü tutarız biz. Ben ve kardeşim yani. Hayır,eve yeni taşınmışız. Evde buzdolabı yok. Dışarıdan filan yiyoruz dolap gelene kadar. Ama tutmak da istiyorum ilk gün. Çünkü o suçluluk duygusu çok kötü bende. N'apsam, ne etsem? Gittim nugget aldım marketten. Bi de konserve yaprak sarma. Oh mis dedim; ama nuggetlar yaradı bi tek. Zira sarmalar berbattı. Lan sarmaya şeker konur mu bee!! İğrençti.
Neyse akşamına da tavuklu bazlamayla orucumuzu açtık Coca Cola sponsorluğunda. Allah kabul etsin...

Maksat Türkiye kazansın

Efenim, bendeniz malum MEDISEP adlı fevkalede bir öğrenci topluluğunda çalışıyorum. Bu grubumuzun bir etkinliği ise böyle değişimle gelen yabancı stajerlerle ilgilenmek. Bendeniz buradayım ya! Bir şeyden geri kalmayacam ya! Bizim CP ( Contact Person) arkadaşlara arada yardım ediyorum. Öğlen yemeği filan yiyoruz . Hoş ortam, böyle kültürler arası alışveriş filan..İyi oluyor yani...

Yalnız bu yabancı öğrencilerde gördüğüm bir şey beni bir hayli düşündürdü sayın izleyen.Yahu bunlar aç! Bildiğin aç! Ya da artık nasıl adapte olmuşlarsa minimum besinle besleniyorlar. Şimdi diyeceksiniz ki " Bu kanıya nereden vardın?". Şimdi bunlar buraya gelirken belli bir miktar para ödüyorlar ki kalacakları yer bir öğün yer yer iki öğün yemekleri filan karşılansın. E adı geçen öğün de okulumuzun yemekhanesinden karşılanıyor haliyle.





Neyse oturmuşuz yemeklerimizin başına, başlayacağız. Menüde de şansımıza kısır... Hobaa! Gel de anlat bunlara kısırı. Yahu adam bulguru bilmez mi!? Bilmiyor abi. Otur anlat bulguru hadi bakalım. Sonra bamya! Yok! Azeriler bile bilmiyor ki onlar daha vahim, biber sanmışlar. Daha feci! Mercimek...Lan mercimeği bil bari be! E yuh diye diye böyle mutfağımızı değil de sanki anaokulu çocuğuna yiyecekleri tanıtıyoruz her gün. Umarım dünya açlıktan ölmez. Tek temennim bu.

Not: Makarnayı biliyorlar.

Aslında yazacak çok şey var ama hepsi de bir yazıda olmasın artık...Kendine iyi bak sayın izleyen....




...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.