25.11.11

Kardeşim Geliyor Lan!

Merhaba sayın izleyen,

İlk kez okulda kütüphane veya bilgisayar dışında bir yerden internete giriyorum ve nasıl mesudum anlatamam. Zira bağlantıya tıklatıp kafadan attığım "Tutmaz ama ya kerim" modunda takır takır yazdığım  şifre gördüğünüz veya daha mantıklı olarak okuduğunuz üzere tuttu ve ben şu an üyesi olduğum MEDISEP(bi tık) topluluğunun odasından bana yıllar gelen bir süre boyunca yazmak istediğim blog yazımı yazıyorum.

Offf sayın izleyen moralim yerlerde!!! Bildiğin b*k gibi geçti sınavım! Ama öyle "Çalıştım; ama emin değilim eh bi 60 yahu ehe ehe..." tarzı değil,bildiğin "Ağanın pohu üstüne poh olur mu lo!" tarzında bi b*k! Off geçen komitemiz kas ve periferik sistemdi ki kas ve periferik sinirin yanında damarları olsun lenfleri olsun hepsini bir biiirrr bir aklımıza (!) soktular! Ya da benim durumumda sokamadılar!

Bayramda anatomi çalışmak adına İzmir'e gitmeyi beyhude bulup bayramı adeta yalnız depresif bir ergen olarak geçiren bendeniz Netter Anatomi atlası ile olan ilişkimi bir hayli geliştirmiş.Histoloji,fizyoloji ve embiyolojiye de "Yaparız yeaaa" rahatlığıylan hazırlanmış idim. Sonuç: Fail!

Gerçi henüz açıklanmadı sonuçlar;ancak bu sefer net batacağım!

Offf neyse sıkıldım bu konudan.Şimdi de sevindiren olaylar =D Kardeşim geliyor!!!!

Ailemin annem dışındaki üyelerini en son 4 eylülde görmemein getirdiği özlem birikmesi artık dayanılm az bir hale gelmişti ki mutlu haber İzmir'den geldi. "Ankara'ya geliyom len!" şeklindeki bir haberle başlayan gülümseme kulaklarıma uğramak suretiylen sınavdan sonraki 3 gün suratımdaydı zira =D

Şimdi iş çocuk geliyor da ona nereyi gezdirecez? 1-Hava soğuk. 2- Lan benim gezmeye vaktim olmadı daha Çankaya dışını bilmiyom. Kızılay,7.cadde,Tunalı. Ankara bende bunlardan ibaret. Bi de Samanpazarı ki oranın da gezilesi bir yer olmadığı aşikar.

Ammaaann neyse. Kardeşim geliyor ya o da yeter =D tey tey tey =D

7.11.11

Kurban Bayramı ve Kurbağalar...

İyi bayramlar sayın izleyen =)
Sonunda bilgisayar başına geçip -bilgisayar başından kalkmayıp "bilgisayar başına geçip..." diye cümle kurmak???- blog yazmaya fırsat buldum.
Efenim yazının ilk cümlesinde de değindiğim gibi "İyi bayramlar =)" Her ne kadar bayram seyran da Ramazan bayramını kendime favori bayram edinsem de kurban bayramlarını da severim ben. Ama ne bileyim kurban bayramı hep bir sönük kalmıştır gözüde şeker bayramına kıyasla. Kırmızı et antipatimden kaynaklandığını düşünüyorum ara ara...
Bi de kurban bayramında küçüklüğüm aklıma gelir. Merdivenden kurban kesilmesini izlerdik Sedat'la-kardeşim- Annem bağırırdı aşağıdan "Girin içeri,rüyanıza girer sonra." diye bir yandan da kesen adama vekalet verirdi eli kalbinde. Tabi biz durur muyuz içeride izlerdik. Hiç de rüyama girdiğini hatırlamam. Sadece kesilmemizi görmemizi istemezlerdi bizimkiler. Kanın vücuttan boşaltılması filan...Ama deri yüzülmesini filn merakla izlerdik kardeşimle.
Başlarda iğrenirdim. Ne zamanki 11.sınıfta koyun kellesini getiren arkadaşım beyni incelemek isteyen bizler için kafatasını kırmayıp getirdi ve ben alt çeneyi "cart" diye ayırmak suretiyle koyun kellesini yerlebir edeli iğrenmiyorum öyle şeylerden ki tam tersine hoş bile. Tabi o zamanlar da iğrenirdim;ama beyin dokusu görme aşkım nasıl galip geldiyse artık son baktığımda koyunun çenesi bi yerde kellesi bi yerdeydi. E tabi o zaman anatomi bilgisi sıfır. Öyle çene ayırmakla filan beyne girilmiyor ki giremedik de zaten. Ama ben bilim aşkımın her şeyin üstesinden geleceğini öğrenmiş oldum.
Aynı koyunun gözünü filan incelediğimizi hatırlıyorum. Hatta göz lensi şişenin içinde tüm okulda dolaşmıştı resmen. İşşizmişiz net işte...
Kurban demişken yazacağım yazacağım bi türlü yazamadım. malum komitemiz "Kas ve Periferik Sinir Sistemi" Her ne kadar anatomi anabilimdali bölgesel anatomi adı altında bırak kası siniri damarı ve lenfi de aynı anda giydirse de fizyoloji anabilimdalı konularına sadık. Kas ve sinir. Bu kadar. Adamlar net. İki de lab. koymuşlar kurbağalı filan.Oh mis.
Neyse anlatacağım o işte izleyen. İlk kurbağımı da kas lab.ı vesilesiylen kesmiş bulunuyorum =D Gerçi ilk "başarısız" kurbağa kesme deneyimim desem daha doğru olur sanırım.
İşin aslı şu: Yapmamız gereken kurbağımızı kaçırmadan yakalayıp -ki tutamayıp kaçıran,lab.ı birbirine katan var. Neyse ben gayet güzel yakalamışım kurbağımı,almışım avcuma.Kaçamıyor hayvan ve kesme işlemine başlıyorum. Beyni filan ayırıcaz ki vücuttan hayvan acı çekmesin. Ben o işlemi de gayet başarılı uyguladım ve astık kurbağımızın kasını makineye. Amaç kasa elektrik vereceğiz ve kas kasılacak.Bunu da bilgisayarda kaydedeceğiz. Asistan hoca başladı vermeye elektriği. 0.10...0.20...0.30...Böyle gidiyo.Ne kasılma var ne bir şey. Allah allah diyoruz neden kasılmıyor. Dedim "Stimulatör(uyarıcı elektrik zımbırtısı) bozuk herhalde hocam,"
"Yok,"diyor kız, "daha yeni değiştirdik.Makine yeni." Aldı mı sen de milleti benim üzerimde suçlayıcı bakışlar."Ezdin hayvanı! Öldürdün onu! Katiiiiiiilll!" feryatlarını duydum resmen bakışlarda.
Sen kalk asistan abla bunu fizyoloji lab.ına yay! Bir sonraki lab.da hoca "Patlatmışsınız kurbağayı." diye dalga geçti resmen. "Bendim o hocam." deyince de hafif bir tebessümle: "Olur öyle arada olur." gibisinden sempatik bir yaklaşım sergilese de içimde açılan yaranın büyüklüğünün haddi hesabı yok...

Ve ben eminim stimülatör bozuktu!!!


Not: Bu arada kafası olmayan bir kurbağanın yüzüm yüzüm yüzdüğünü biliyor muydunuz? Hem de kurbağalama!!!

...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.