31.5.10

Kokular...

Harry Potter'da Amortentia diye bir iksir vardı altıncı kitapta.Aşk İksiri...Çok sevmiştim ben o iksiri;ama milleti aşık ettiği için değil.Başka bir özelliği için. Bu iksirin en belirgin özelliği kişiden kişiye farklı kokması.En sevdiğiniz kokuları hatırlatıyor size.
Ben de arada oturup düşünürdüm acaba bana nasıl kokar diye.Hoşuma giderdi onu hayal etmek.Mesela ben toprak böyle ıslanınca anlık bi koku çarpar burna,çok sürmez ama o beş-on saniye kadar.Severim o kokuyu.Acaba o mu?
Ya da fırından yeni çıkmış kurabiye kokusu.Bayılırım ona böyle mis gibi içime çekerim ve en güzel yanı da öyle hemen kaybolmaz o koku.Uzun süre kalır.Kendimden geçerdim.Şimdilerde çok vaktim yok ki yapayım.Öyle arada bir;ama yazın her gün yapmayı düşünüyorum.Kiloların canı cehenneme!!!
Yasemin kokusunu severim sonra ben.Böyle yaz akşamında sokaktan geçerken çarpar burnunuza.Gülümsetir beni böyle,bi kendimden geçirtir.Hele ki akşam sefasıyla karışırsa daha manyak bir şey olur.Tadından yenmez-ki yenmez de zaten,inek miyiz çiçeği niye yiyoz!- Neyse işte güzeldir o.
Veya yeni kitap kokusu...Allahım nedir o!Biterim o kokuya ben ,böyle burnum kitaba dayalı okurum.
Sprey boyalar vardır hani duvarlara sıkıp sıkıp grafiti yaparla.Onların kokusunu da severim de alıp gönlünce koklayamıyosun tabi,işin ucunda akciğe kanseri,madde bağımlılığı filan olunca;ama listede bulunsun di mi?
Sonra mangal kokusu yaaa! Ben bilmem öyle Türk olup da mangalın üstünde pişen bişeyin kokusunu sevmeyen.Gerçi kırmızı eti sevmem ama onun bile mangalda kokusu bi güzel.Bi ara o kokuya aldanıp kırmızı et yemeye kalkmıştım ki sonu hüsran,anlatmaya içim el vermez.
Bi de hindistan cevizine bayılırım.Tazesini,sütünü,tozunu,aromasını...herşeyini. Yazın hindistan cevizli-kakaolu güneş koruyucularından ötürü o plajlarda o kokudan geçilmez ki o koku eşliğinde kitabımı okumak şemsiye altında bana göre 5 yılllık tatile bedel bir dinlenme getirir.
Kızarmış ekmek kokusu sonra.Muhteşemdir benim gözümde. Ya da burnumda mı desem =) Sabah o kızarmış ekmeğin kokusuyla uyanmak muhteşemdir ve böyle başlayan bi günün kötü geçme olasılığı sıfıra yaklaşır.
Yanlız tek bir koku vardır ki bu iksir işte onu açığa vurur...sevdiğinin kokusu...aşkın kokusu...

29.5.10

Bi sene daha gitti....

Her zamanki gibi ortak kültürler buluştu,kader ağlarını ördü ve millet komşusuna verdi.Biz hırlı mıydık peki? Hayır,biz de Azerbaycan'a verdik.Ama Drip-drop güzeldi en azından.
Çok istemiştim bu sene kazanalım diye.Gelecek sene hazırlık okurken toplarım milleti giderim,izlemeye diye ama olmadı.2. olduk;ama neye yarar ha ikinci ha sonuncu bence birinci olmadıktan sonra.Ondan sonra 5 yıl kazansak ne yazar kafamı kaldıramıcam ki tıp kitaplarından gidip yerinde izleyeyim.Neyse...Yine de tebrikler Manga...gayet iyi temsil etti bizi.
Almanya'nın şarkısını da çok sevmiştim ben aslında.Lena'nın alman aksanı çok yakışıyo şarkıya,şarkı da güzel hani.Zaten sıfır şovla kazandı.Tebrikler valla.
Yanlız en çok şaşırtan Belçika oldu.Adam tek başına 6.oldu valla.Ama onun kadar hırslısını da az gördüm hani.
Romanya'yı bekliyodum ama geç geldi arkamızdan.Sevdim şarkılarını.
İspanya'nın performansında da biri fırlamış sahneye!Hem de Urovision tarihinde ilk.Kaçırdım yaaa!Telefonumu arıyodum evde.Adam 130 milyona karlı eylem gibi bişi yaptı ona da tebrikler vala.Rekor olsa gerek =)
Onun dışında Norveç gayet iyi hazırlanmış.Hele Dünya'da toplaşıp taplaşıp gelmeleri Norveç'e, bayağı iyiydi =) Madcon da süperdi,de tüm ülkelerde millet dans ederken biz de ev göstermelerine üzüldüm.Ne bileyim Gündoğdu'ya filan bağlanabilirlerdi.
Eh,artık seneye bakıcaz.Kim bilir belki de Berlin'de kısmet olur canlı izlemek Eurovision'nu...

28.5.10

ÖÖRÖVİZYON...

Eurovision da geldi çattı sonunda.Geçeceğimiz bellidi zaten yarı finali ondan yazmadım bir şeyler onun için.Final için derim ne diceksem ama dayanamadım yarına kadar.
Beğendim ben Manga'yı yaa. Gayet güzeldi. Robot filan tamam da şarkının konseptiyle alakasını anlamadım.Belki de şiddete dikkat çekmek istediler robotla.Ya da göz doldurmak istediler.Bilmiyorum artık;ancak sona doğru kızcağızımızın o kıyafeti çıkarması gerekiyordu ve yazık yavrum bayaa bi uğraştı.Onun dışında TRT tanıtımındaki ses tonu yoktu Ferman'ın. Hatta bi kaç kelime konuşma biçimini aldı.Onun dışında tıkırındaydı şarkı. Yanlız çıkarken kulaklığını düşürdü Yağmur,bayılıyordu çocuk az kalsın diğerleri toparladı.
Salon başlarda sakindi böyle ne zaman ışık gösterisi başladılar koptu millet.Bitişte de salon ayaktaydı.Galiba olcak bu iş.
Onun dışında Romanya'nın Moldova'nın Hollanda'nın şarkılarını beğendim.Yanlız Almanya da güzel bir şarkıyla geliyor ve favori ülke o.Naapçaz bilmiyorum.
Ama kazanırsak var ya süper olur. O sıralar üniversitede olacağım için rahat rahat gider yerinde "live" izlerim =)
Bi de bu sene tabii ki millet koşucuğuna vericek puanları ama inş. Sertap'ın kırdığı şu oy zinciri Manga için de kırılır.Umutluyum anlayacağınız.Başarılar Manga =)

Final Countdown...

Geri sayım başladı.Artık sınava 2-3 hafta filan kaldı.Bitti artık konular dershanede. Dolayısıyla da kimse gelmiyo. Zaten; ama moral sınavlarını çıkarttılar başımıza. İnsan başta, kolay olacak moralimiz yerine gelecek filan derken geçen YGS moralde sınavların moral değil “morartma” sınavları olduğunu acı ve hazin bir şekilde öğrendik. Bu yüzden girmemeye karar verdim sınavlara o yüzden evdeyim.
Oturdum,evde kendim deneme çözdüm; ama o da moral kıvamında olduğu için muaffak olamadım haliyle.Geometrinin canı cehenneme!!!!
Bu akşam teyzeme gidicem bebek bakıcığılına.Sınırsız internetin keyfine varıcam. Zira şu avea modemle internette gönlümce sörf yapamıyorum. Malum, kota aşımında avea amca iyi dileklerini sunuyo bize!!
Fanta Gençlik Festivali’nde Şebnem Ferah, Ceza bir de TNT diye bir grup var. Şebo için gidilir. Ceza için? Bayılmıyorum. TNT, hiç duymadım.Yani gitsek mi gitmesek mi kararsızım; ama sınavdan sonra galiba. Yani rahat rahat giderim yaa. Eğlenirim azıcık. Bütün yıl boğuldum.
Bugün girdi Şrek sinemaya. Haftaya da giderim artık. Bakalım nasıl olmuş.Her ne kadar son film dense de inş. son olmaz. Seviyorum ben Şrek’i.
Yani gidip dandik animasyonların devamlarını çekeceklerine Şrek’i çeksinler! 10 Bölüm daha gider o.
Ama şu devam konusunda en içime koyan İnanılmaz Aile’dir mesela benim.Gittiler dandik dandik devam çektiler. İnanılmaz ailenin kaç yıl oldu gelmedi devamı. Çıldıracam.

24.5.10

Kafa Boşaltmaca

Yazacak çok şey var  blog. O yüzden giriş miriş demeden dalıcam konuya ki zaten girişe de gerek yok. Zira söyleyeceklerim birbiriyle alakasız olacak.Kısacası; kafayı boşaltmak bu yazının amacı.
"Düşüş" diye bi romanı bitirdim yeni, içim suçluluk duygusuyla dolu. Kitap öyle, aman aman sarmasa da nasıl bi okuma açlığındaysam, daldım romana. Roman bitti hemencecik.Soru çözmem gereken o saatlerde kitap okuduğumu bi ben biliyorum bi de sen blog. Eh bi de bu blogu okuyacak olan annem; ama olsun. Ondan saklamam bir şey ki ben.
Aslında çok da suçluluk duymuyorum; çünkü rehberlik servisimiz buyurdular ki herkes böyleymiş bu aralar. Bi saldım çayıra mevlam kayıra moddaymış millet. YGS yaramdı kimseye anlayacağınız.
Dediğim gibi bunu okuyacak annem, neden okuyacak? Çünkü internetle bozdu kafayı! Takıp gözlükleri facebook'tan çıkmıyor.Yemek tarifleri filan arıyo.Bildiğin internet-kolik oldu.Geçer diyoruzz ama bakalım....
Bu arada Gülse Birsel'in ne zamandır alcam alcam deyip de alamadığım,bir türlü sıra gelmeyen kitabını aldım."Velev ki Ciddiyim" Şu günlerde rafları süslerken benim daha "Yolculuk Nereye Hemşerim"i almış olmamdan çıkar artık sen ne kadar acınası durumda olduğumu.
Lost da bitmiş sonunda. Her ne kadar finali beğenen az kişi de olsa ben bu yaz izlicem . 4.sezonun yarısında bırakmıştım; ama bu yaz biticek inş. Lost,Hereos,Supernatural,Merlin,House bu yaz izleyeceklerimin bazıları blog.
Aşk-ı Memnu da bitiyo be! Yazık eğer kitabı yapacaklarsa- ki öyleymiş- kan döküleek. Haketti mi acaba dicem; ama ölmeyi kimse haketmez be blog, hele ki kendi kendini öldürmeyi kimse...Bulsalar ya bi orta yol. Nese...
Ahmet hocayla konuşmuyorum hala. Paşam, bi de gelmiş ertesi gün kendini savunuyo! Bi de alttan alttan tehdit ediyo tekrar yapmıcam diye! Ne olur yap!! Ölüyoduk biz de tekrar diye! Zaten bitti konular. Daha da gitmem dershaneye!
Şrek gelcekmiş bu cuma. Ona gitçem işte. İki elim kızıl kanda olsa giderim. Bayılıyoum yaa. Hele ki avatarda fragmanını gördüm ya ölsem kaçmaz.
Fizikçimiz kötüleri tutuyo. Yazık,çok severim adamı;ama kötüler kazansın istiyo filmlerde. Jokere bayılmış Batman'de mesela; ama ben aynı fikirde değilim. İyilik kazansın hep. Ama saygı duyuyorum.
Bu arada Niels Bohr da bayağı zekiymiş haa .Ezerdim ben onu amaann teoremleri de tek elektron için geçerli filan diye ama baya baya ezmiş Einstein'ı vakt-i zamanında masa başında .3 sorudan 2sinde oturtmuş aşağı Einstein'ı. O 3. de gerçeklik ne gibisinden felsefii bi soruymuş ki bu da fizik alanında belden aşağı vurmak demek. Kızdım Einstein'a. Tabi bunlar hikaye ne kadarı doğru ama fizikçimiz anlattı.Vardır bi doğruluğu. Thomson'la Dalton'u anlatmaya içim elvermez. Ezdi adamları,yazık.Biyolojinin Aristo'su gibi oldular o ders.
Kimyacım rahatsızlandı geçen gün.O her ne kadar, "Biyoloji hocana kurabiye yaptın, bana yapmadın ondan." dese de tansiyonu yerlere inmiş belli. Yapçam bugün de sevinsin kadın. Bi de sipariş verdi tuzlu diye. =)
Dün çok sevdiğim bi film vardı. İzlemedim.Geçen sene izediğimde ÖSS stresine hüngürdemiştim.Yine koparım diye açmadım bile.ÇGH'yi açtım izledim. Kolpadinli skeç süperdi. =)
CHP'ye de Kılıçdaroğlu geldi.Bence her şey farklı olacak. Sonunda hakkettiğini alacak CHP.O adam Baykal gibi değil,eylem adamı. Araştırıyo filan. Recep korkmalı bence.Hadi hayırlısı...
Kuponlarımın bitmesine de az kaldı.Gazeteden İngilizce seti biriktiriyorum. Önce onu çalışçam sonra da lost izlicem pratik olsun diye =)
gelecek sene Work&Travella almanyaya gitmeyi düşünüyorum.Gerçi gidiliyo mu bilmiyorum ama AFS veya Aisec de olur.Maksat almancayı geliştireyim.Geçen test yaptım kendime.hala Oberstufe'yim ama kelime eksiğim var.Onu gidereyim.O C1 de bi işe yarasın bari.
Yaz planları da belli olmaya başladı yavaş yavaş.Biz galiba didime gidiyoz 3 kardeş. Geçen sene de öyle gitmiştik.Ne eğlenmiştik yaa =) bi arada Bodrum'a gitçez galiba. Ablamın en yakın arkadaşı orada.Dil iyice gelişçek desenize.
Bi de denemelere başlasam mı diyorum.Gittim körfezin denemelerini aldım. İdeolijiyi salladım.Sisteme oynamak zorunda kaldım. Adamların tutuyo soruları abi. Neden acaba(!). Yoksa neden hiçbir dershanenin vermediği mantık dersi ygsden günler öncesinden verilsin ki orda. Aaa,şansa bak! Yıllardır gelmeyen konu,geldi. Allahın hikmeti işte!  Hayır yaptık ama kanıma dokunuo.
Obama'nın faresini gördünüz mü?Çok komikti yaa =) Beyaz Saray girmek normal bi insan için ne kadar zor ama farecik cirit atıyo utanmasa Başkan'a nanik yapıcak.düşünsenize,o haberden sonra son derece iyi eğitimli ajanların bahçede harıl harıl fare aradıklarını.Karizma sıfır =) Tebrik ettim fareciği
Karizma demişken,öğlen aralarında burger'a gidiyoruz arkadaşlarla.Merkezde olduğu için ne kadar takım elbiseli varsa ellerinde blacberryler,kulaklarında bluetoothlar geliyolar burgera.Bi eda bi çalım.Sipariş vrirken bi havalar.elemana köle gibi davranmalar filan. 5 dk sonra elleriyle patatesi ballı hardala bandırıp bandırıp yemeleri,kolalarını fln höpürdeterek içmeleri....karizma yerlede!!!Çok gülüyorum onlara.Hayır,zaten şirketin verdiği sodexoyla ticketla ödüyosun,bi de hava atıyosun!
Burger demişken,sosların paralı olmasına çemkireyim bi de! Bu ne yaa ranch yeme özgürlüğüm elimden alındı,ballı hardal'ım elimden kaydı! Kınıyorum.Türk halkının bu zaaflarından kar kapısı elde etmeye çalışan zihniyeti kınıyorum.
Bi de Mc Donald's var.Sakın ama sakın ordan ranch veyahut ballı hardal yemeyin! Berbat.Aşırı berbat.Taneli ballı hardal mı olur bee!İğrençti.Mc Donald's'ı b, cola bi patates için seviyorum.Bi de böğürtlenli sundae için yoksa o da beş para etmez ya.nese,En iyisi döner.Bildiğinden şaşmıcan arkadaş! Hee geçen manisa kebabı yedim çok güzeldi.Tavsiye ederrim.Bi de Burger Turk diye bi yer açılmış ama daha gidemedim.ters kalıyo dershaneye ama gidicem inş.
ohh bee ne konuştum(yazdım) haaa.Bi daha dolana kadar kendine iyi bak blog =)

20.5.10

Harry Potter Hakkında Kısa(!) Bir Yazı



Ne zamandır yazmak istiyordum şu konuda, bugüne kısmetmiş. Yazının amacını açıklayayım önce de sonra siz istediğinizi çıkarabilirsiniz yazıdan. Ya da dur, en son söyleyeyim de bari yazıyı okuyun.
Neyse, Harry Potter konumuz. Onun yanlış anlaşılmışlıkları hakkında yazıyorum bu yazıyı. Tabi şu yazının yazılmasındaki, bir insanın benim Harry Potter hayranı olduğumu öğrendiğinde yüzüne yerleştirdiği; “Hıh!”, gülümsemesinin ardından gelen, ”Çocuk romanı be o!”,”Ne yani sen sihre inanıyo musun şimdi?”, ”Aa, ben öyle dünyada popüler olan şeyleri sevmiyorum.” Şeklindeki çıkışlarının sinir bozucu etkisini de göz ardı etmemek gerek. Zira artık gına gelmekle beraber,”hııı, evet çocuk romanı işte, n’aparsın hayal dünyası.”şeklindeki geçiştirmeler de kar etmeyince yazdım bu yazıyı. Ben dökeyim içimi de  sonra desin millet çocuk romanı.
Öncelikle şunu bir bilin de başınız belaya girmesin. Asla, ama asla bir Harry Potter kitap bilginine filmlerin süper olduğunu söylemeyin! Pişman olursunuz. Hayır kendimden biliyorum. Deneyen var, iki saat başlarını şişirdim.Yapmayın,yazık size.
İki; 1. kitabı çöpe atın! Ama olaylardan filan değil. Çeviri bakımından. Zira ben hayatımda bu kadar devrik cümleli bir kitap görmedim. Bi süre sonra sıkıyor.Ama onu unutmayın lazım olacak ;)
Şimdi başlayalım. Ne anlatır bu yedi kitap size? Bir çocuğun, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulundaki maceraları? Çıh! Değil işte.
Millet bi tutturdu da gidiyor. Hayır arkadaşım, o değil işte. Oku 7 kitabı da bak bakalım ne anlatıyor.
Bu kitap ölüm korkusunun insana neler yaptırabileceğinin bi göstergesi arkadaşlar. Saf kötülüğün anlatımı… Öyle silah yapayım milleti öldüreyim kötülüğü değil bu. En akla gelmeyecek kötülük. Kendi ‘ruhuna’(gerçek anlamda) yaptığın kötülük. Ve bunun için engel tanımamak. İşkencenin sınırları zorlanır yer yer. Merhametsizliğin sınırı yoktur. En yakının yoktur bu kitabın kötü karakterinde. Kendi anne babasından tut soyunu öldürecek bir tutku, kibir içindedir. Göz yaşlarının bir önemi yoktur. Zayıflıkların önemi yoktur.Melezlerin önemi yoktur. Ve bunu yapanın da aslında bir melez olması da ayrı bir ironidir kitap içinde.
Ve bu kötülükle savaşabilecek tek silah vardır:Sevgi….
Klişe gelebilir.Aman,denebilir.O kadar mı yani?Ama öyle değildir.kendini düşünmeden feda etmektir tek silah sevdiklerini kurtarmak için.Ölümün bilinmezliğinin yüreklere saldığı o korkudan doğan kötülüğe karşı durmanın tek yoludur sevgi.
Ailenin, yanında olmasa bile, olmasıdır yanında.Arkadaşlarının kardeşten öteye geçebileceğini anlatır kitap.
Diğer yandan hırsın, gücün yanlış ellerde neler doğurabileceğini anlatır kitap bize.Ve bu sınırsız gücü elinin tersiyle itebilme iradesini.Kendi dünyevi zevkleriniz için fedakarlıklar yapmayı. Çoğunluğun iyiliği için çalışarak azınlığı yerle bir ettiğini görememenin neler doğuracağını anlatır.
Bilgeliğin, bilginin hayattaki en büyük güç olduğunu anlatır.Bilginin nasıl kullanılacağına verilen kararları anlatır.Seçimlerimizi anlatır.Seçimlerimizin bizi biz yaptığını anlatır.Harry ile yapar bunu Ron ile yapar. Zekanın önünde kimsenin duramayacağını görürüz Hemione’de. Cesaretin,pervasızlıkla birleştiğinde neler getirdiğini anlatır kitap bize.
Sevdiklerini kaybetmen acısını yaşatır size. Yeri gelince hüngür hüngür ağlatır.Yeri gelince de kahkaha krizine sokar bu kitap.
Onun dışında merak ediyorum kaç tane seri vardır ki piyasada 7 kitabını da oturmuş masaya iki saatte yazmış da kalkmış derecesinde ayrıntıları kullanabilen yazar elinden çıksın.hani atmıştık ya çöpe 1. kitabı.Alın onu elinize,ne kadar -ölümcül denecek kadar- önemli ayrıntılar içerdiğini.Ağzınızı en ama en akla gelmeyecek hatta çok çok önemsiz ayrıntıların ölümcül bir ustalıkla kullanabildiğini görün.
Bir de okul tarafı var tabii. Evet bir okul var ve seninkinden benimkinden farksız. Sadece dersler biraz değişik diyelim, ki kitabın en zevkli yanlarıdır kendisi. Sende kimya var,orda İksir. Sende biyoloji var onlarda Sihirli Yaratıkların Bakımı, sende matematik var orda Aritmansi, Tılsım, Sihir Tarihi, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma, Kehanet…Sınavlar var,dersten kaçma bahaneleri var. Keşke bizde de olsa dedirten Kusturtan Pastiller, aman haa sakın olmasın dedirten Kopya-Karşı tüy kalemler. Bizde SBS var onlarda SBD(Sıradan Büyücülük Düzeyi), biz de YGS-LYS var onlarda FYBS(Feci Yorucu Büyücülük Sınavı), bakanlıkları var, hastaneleri var.Futbolları yok ama Quidditchleri var. Dünya Kupaları bile var! Var da var.
Dünyamız içinde bi dünya var. Ve o dünyadaki Muggle’lar(sihir dışı insanlar) bile bunun farkında değilse ( ADAMLAR SİHİR YAPIYO!!!) biz niye olalım ki? Belki birçok kez gördün ama sana Hafıza Büyüsü yaptılar. Bilemezsin…Bilmek de istemezsin zaten.Neyse konudan uzaklaştık.
Diyeceğim o ki “O çocuk romanı yaa.” deyip geçme. Kadın milyar dolarları vurdu ya! Dünya onu okuyorsa vardır bi hikmeti. Aç  bi oku adam gibi, dikkatli oku. Bak bakalım çocuk romanı mıymış?
Son olarak 7. kitabın başındaki bir şiirle sonlandırıyorum.

Tanrılara Sunulacak İçki Taşıyanlar

Ah soyun içinde çoğalan azap,
 ölümün kulak tırmalayan çığlığı
  ve damarı vuran inme,
   kimsenin durduramadığı kanama,keder,
hiç bir insanın taşıyamayacağı lanet.

Fakat bir şifa var bu ailede,
          dışarıda değil hayır,
   başkalarından değil,onlardan gelecek,
 onların kanlı çatışmasından.Size şarkılar söylüyoruz,
toprağın altındaki karanlık tanrılar.

Duyun şimdi,yeraltının mutlu güçleri-
 çağrıya cevap verin,yardım gönderin.
Çocukları kutsayın,onlara şimdi zafer bahşedin.

18.5.10

Haksızlığa karşıyım!!!

Sinirliyim blog! Hayatımda haksızlığa uğradım ama bu kadar da değil!! Yuh dedim, çektim geldim eve,vurdum kendimi internete.
Çankaya Final dershanesi matematik etüt sınıfında ikamet eden matematik öğretmeni Ahmet Hoca tarafından allahına kadar haksızlığa uğradım blog. Daha önceden gitmiş, haber vermiştim kendisine. "Hocam,ödevlerinizi yaptım. Bi kaç sorum var. Geleyim, çözelim" dedim. O da: " Tamam, birine söz verdim, ondan sonra seni alayım" dedi. "Tamam." dedim, gittim etüt sınıfına.
Her zamanki gibi Yeşil Göz* oradaydı. Bi de Mekanoinsan**. Şaşırmadım tabii!Adamlar çıkmıyorlar ki ordan. Çadır kurcaklar utanmasalar! Arkadaşım C. ile başladık beklemeye ki hoca geldi. 
Önce dediği gibi aldı o söz verdiğini, "Sonra da sen Serdar" dedi. Ben de "Tamam." dedim, çekildim kenarı C.'nin sorularını çözdüm. Maksat sorularımız azalsın da gidelim, tozalım, gezelim. Biz orada çözerken, "Oha!"  dedim, "Bu kadar soru mu sorulur? Bakayım." dedim ne kadar kalmış benden öncekinin. Ne göreyim!!!
Adam yeni liste almış ona göre alıyo sıradan! E ben!!! Yokum! En başta olan ben, bırak sonlarda olmayı listede bile yokum! Sinirden titreye titreye attım kendimi üst kata,kantine!Yoksa rezalet çıkıcak! C. zor sakinleştirdi beni. C. her ne kadar yürü müdüre dese de gitmedim. Bi de onla uğraşçağıma allahından bulsun dedim.
AmaYok! Bitti. Gider, diğer dandik hocaya sorarım da yine sormam o adama! Stajere bile sorarım da ona sormam.
Hayır, Yeşil Göz!le Mekanoinsan da bişi sorsa!! Lan ben kırk yılda bir geliyorum. 5 ,taş çatlasın, 10 sorum var. Onun da yarısı ya soru yanlıştır ya da harbici kazıktır.Çözigönder di ni! Ama yok akrabası mıdır nedir o Yeşil Gözün kıytırık 2+2'sini çözüyo! Beni sallıyo. Bu dediğim iki salak 1. sınıftalar; ama YGS'de -affedersin- sıçtı, batırdılar. Hala bunlara özel ilgi ,özel alaka!!! Ne bu yaaa! Ama ben yapçağımı biliyorum. Bu sinirle o kitabı da bitirip sokmazsam o adamın gözüne!
Sonra o sinirle kahveyi de boca ettim mi yanlışlıkla masaya! Ne kitap kaldı, ne sınav kitapçığı! Ondan sonra da zaten vurduk kendimizi dışarılara. Gezdik azcık sonra da vapur sefası yapa yapa geldik arkadaşımla.
Şimdi kalkıp mat. çözcem blog, yarın da tatil. Eh,bayağı yol alırım diyorum. 
Bu arada yarın da 19 Mayıs =) Herkeslere kutlu olsun. Aaa bak şimdi farkettim, şu kutlu günün arifesinde şu gence yapılır mı bu bee'Tekrar kınadım kendisini. Nese ders bekler, hadi kal sağlıcakla.

* : 1. SINIFTAN Bİ MAL!
**: 1. SINIFTAN 1. SINIF Bİ MAL!

16.5.10

Temizlesek de mi Saklasak Temizlemesek de mi Saklasak...Saklamasak???

Öldüm.Ben öldüm.Bildiğin öldüm.Bilmediğim öldüm sayın izleyici...Belim tutmuyo,bileğim ağrıyo,elim domestostan aşındı!Yığıldım kaldım olduğum yere.Şu yazıyı yazarken bile çaba harcamak zorundayım diye yazmayayım dedim az önce,zor vazgeçtim de oturdum başına.
Ne mi oldu? Bir önceki yazıda müjdelediğim (!) temizlik oldu! Allahım, sıyırcam! Bi insan 4 saat mutfak temizler mi yaa! Tek olunca oluyo işte. Niye? Bi ben varım zira anneme yardımcı olan.Diğer ikisinden biri işte,diğeri de mangal keyfinde! Eh,kıyamadım tabi anneme,zaten ağrıyo her yanı,zor yapıyo.
Hal böyle olunca dün elimde patlayan denemenin devamını bile çözemedim.Akşam da sanmıyorum ki çözeyeyim; zira mecal kalmadı ben de!
O değil,bi de lavabosuz kaldık mı sana!Yahu,bilmediğin işe burnunu ne sokuyon di mi? Bırak kalsın öyle! Damlatıyodu filan ama altına kova koyuyoduk. Sen sağ ben selamet geçiniyoduk kendisiyle. O memnun biz memnunduk ki annemin memnun olmadığı ortaya çıktı haliyle. Sonra eniştem geldi ve "Gırtlak alın siz ona " dedi,Einstein edasıyla. Gırtlak dediği de beyaz, akordeon gibi bi boru böyle uzuyo filan.
Nese uyduk biz akla,gittim almaya. Geldim çıkarıcam eskisini yenisini takçam. Kırıldı! Elimde kaldı. Dikkat yanlız,demir! Demir ortadan ayrıldı. Höh! dedim. Nese baktık ortada bi zımbırtısı var. O çıksa her şey güllük gülistanlık olcak ama,yok çıkmıyo.Çıldırcam! Sonunda ıkına sıkıla söke söke çıkardık! Sonra,meğerse sızıntının çatlak lavabo taşından olduğunu anladık. Yıkıldım! Vurgun yedim.Sövdüm.Lavaboya sövdüm.Bilseydim,uğraşacağıma,yenisini alırdım.
Bi de dünkü havadan eser yok sayın izleyici.Hava günlük güneşlik.Millet içinden sevgi taşa taşa Kordon sefası yapıyo,ben burda çürüyorum.Ama az kaldı.Fırtına gibi geliyorum! Rakiplerim! TIRSIN!!!

15.5.10

Az Ondan,Az Bundan...

İzmir gene yaptı yapacağını be izleyici...yine yapış yapış sıcağını bir miktar yağışla beraber saldı üstümüze...

Ablam da dün dedi mi sana temizlik yapçaz hep beraber diye. Hoppalaa!! Nerden çıktı şimdi bu, demeye kalmadan,saygıdeğer anacığımla o yağmurda tuttuk Careufour'ın yolunu. Amaç? Temizlik malzemesi almak!! Kadın sıkıldım, gezcem demiyo da alış-veriş kisvesi altına sokuyo olayı.

Zaten moralim bozuk,çözdüğüm denemenin yanıt anahtarını bulamadım.Yok!Bildiğin yok! Boşu boşuna çözdüm demeye dilim varmıyo,o kadar artık, anla. Ondan aramaya devam ediyorum,internette filan ama yok. E onun sinirine battı balık yan gider modunda atladım,gittik alış-verişe.

Teyzemler de geldi mi sana! Al işte bi gün daha gitti! Yok yanlış anlaşılmasın teyzemi filan sevmediğimden değil de onlar gelince benim ders olduğu gibi yatıyo.Yemeğiydi, sohbetiydi,çayıydı, çiğdemiydi...E ne kaldı! Kalmadı tabi bişi. Ben de paşa paşa sabah çözdüğüm mat-geo sınavıyla kaldım.Hayır yanıtları olsa çim yanmıcak. Eh bu yüzden de yedim tabi arkadaştan paparayı. Zira 500 soru sözüm vardı kendisine. Ne oldu? yalan olduu.Ne diyim önümüzdeki maçlara bakıcaz artık.

Zaten o da bunalımlarda. sevgilisi amerikadan geldi havalara uçtu,iki gün geçti başladı kavgaları.Benden soğumuş bu triplerinde.Anlamadım gitti.Yanında olması mı iyi,olmaması mı? çözemedim işi.
En iyisi bi süre daha böyle sap takılmak.Baksana kimseye yaramıyo şu manita işleri. Hem yarın öbür gün ben de gidersem amerikalara (inşallah!) öyle sevgili mevgili uğraşamam. Kafam rahat olsun,ne yaşadığımı anlıyım. Di mi ya?

Bu arada unuttum söylemeyi LYS başvuruları bitti.520 bin kişi başvurmuş.Şimdi bu iyi mi kötü mü bilemedim ki ben. İnşallah lehimizedir de bizim de yüzümüz güler be izleyici'm. Ne odunlar var,üniversiteye girip yine aynı odun çıkan.Bari biz girelim de ülke gelişsin.Samimi söylüyorum bak. Yukarıda bahsi geçen arkadaşım mesela tamamen insanlık için tıp isterken -emin ol öyle,kefilim...- bir diğeri amaann girerim sağlık ocağına,yazarım reçetemi,yatarım -evet,aynen bunu söyledi- modunda. Ve görsen nasıl biri! Bırak ona muayene olmayı,oturup iki çift laf edemiyosun. ama onun puanları yüksek ve o giricek tıbba! Deli oluyoruz. E tabi başlıyo ÖSYM'ye sevgi sözcükleri.ne diyim sistem kendini bilmiyo ki biz sistemi çözelim. 

14.5.10

Geçer İnş...

Saldım sayın izleyici.BİLDİĞİN SALDIM KENDİMİ.Yazın getirdiği rehavet mi deseeeemm,bir g.tü kalkmışık mı deseemm bööle üzerimde tanımlayamadığım bi soru çözememe durumu var. Sınavlara girmek istemiyorum.Dershaneye gitmek istemiyorum.Hiç bişi yapmak istemiyorum.sürekli şööle camış gibi yatsam ya şurda modundaym.
Ama yok! bu haftasonu toparlamayı düşünüyorum.aslında öyle jkötü de değilim yaa.yani millete bakınca....ama bana a geliyo blmiyorum. nese bu durumda haftasonu MMW organizasyonu da yatar haliyle.ki çok da istiodum Doğal Yaşam Parkı'na gitmeyi...

7.5.10

İnternet istiyorum.....

      Sonunda kavuştum bi internet bağlantısına!Yaşasın diyecem de diyemiyorum.Sebep? İzmir'in göbeğinde internete bile girmeye yetecek kadar zamanım olmadığı için!!!Düşün artık, teee geçen hafta açıklandı YGS ve ben daha yeni Facebook,Twitter,Blog yüzü görüyorum.
Ama yine de sevinçliyim =) Zira YGS'den hayli iyi bir derece elde ettim.Umarım LYS'de de bu muaffakiyetim sürer ve şu tıp haylimin ortasına balıklama dalarım.
Sıkıldım artık arkadaşları geri çevirmekten. Eti Fest'e çağırdı arkadaş gayri-iyimser bi şekilde.Gitmedim,gidemedim. İntegralle randevum var dedim. Benzen ve türevleri bekler, dedim. Rölativistik kütleyle haşır neşir olucam dedim.aGidemedim. =( ama gelecek sene ordayım. Altını üstüne getiricem ortamın.1 Senenin stresini orada atıcam.Duyurulur.
Bu arada Işın Karaca'nın son albümünü (Arabesque) dinledim ve mest oldum!!!Ki arebesk görünce kaçacak delik arayan,duyunca yüzünü ekşiten ben, Işın'ın o mükemmel sesiyle,pop sounduyla söylediği şarkılara eşlik eder buldum kendimi.Tavsiye ederim.Dinleyin.

...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.