28.3.11

NIGHTMARE RETURNS: KOMİTE!


Amma uzun zaman olmuş bloga yazmayalı. En son  şuradaki 25 saatlik Ankara-İzmir arası maceramdan (!) sonra bir süre ara vermişim sanırım yazmaya, farkında değilim.

Peki bunda blogspot.com’un kapanmasının rolü var mı? Yok tabii ki! Yahu akadaşım, kardeşim,canım gülüm hakim beyim. Hiç bi çoluğun çocuğun yok senin? Hiç mi torunun amca oğlun yok? Onlara sorsana. DNS ayarlarını yaparak gayet rahat, ne var ne yok giriyorsun internet sitesi adına. E herkes girdikten sonra bize iki "tık" attırmaktan başka ceza vermemiş oluyorsun, farkında değilsin. Hayır yapan cezasız kalsın demiyorum; ama farklı bir yaptırımın uygulanmasının gerekliliğini görmek bu kadar mı zor? Ya bi densiz için benim gibi, efenime söyleyeyim zehirli sarmaşık gibi işinde gücünde insanların da bi yazma keyfi var yani bi yerde onları bundan mahrum etmek doğru mu? Hukuk fakültesinde bunu mu öğretiyolar çocuuuum!?

Neyse biz, cezaların bi işe yaramadığını söyleyip esenlikler dileyelim yüce adaletimeze de bana gelelim.

ANAM =S Bittim ben blog! Komite 3 var 8 Nisan'da. Şimdi bilmeyen insanların, “Oha, daha iki hafta var lan!?” “Yok artık çalışmaya başladım deme sakın!” “ Eee, noolmuş canım varsa. Benim de doğum günüm o gün mesela” gibi cümleleri fikren ve fiilen ortaya koyan insanlar olacak bu yazıyı okuyan,biliyorum. Ama bilmiyorsunuz. Bu komitede ben değil sanırsam herkes batacak.

Bi kere soru sayımız arttı. Şimdi çoğuna göre bu iyi bir şey.Zira yapamadıklarımızın yerine başka sorular olacak, yok sorunun etkisi azalacak cart curt... Sorusu artacak dersler -ki bunlar psikiyatri,halk sağlığı,spor hekimliği,kalp hastalıkları,iç hastalıkları gibi dersler olup ders değil “Yahu bu çocuklar tıbba gelmişler,bir iki bir şey gösterelim bilinçlensinler. İlk iki komşte biyokimya, organik kimya verdik bir şey öğrenmediler. Bari şunlara AIDS, Kalp Hastalıklarından korunma, efenime söyleyeyim, Bellek neyin öğretelim de kör cahil çıkmasınlar. Komşu teyzelere, yeniyetme ergenlere bir iki  bir şey anlatsınlar.” amaçlı giriş konuşmaları olduğu için boşu boşuna bir de bunları okumak zorunda kalacağım . Zira bunları dönem 3’te dönem 4’te kafamıza vura vura- yumuşattım bu ifadeyi- öğretecekler. Her şey yüzeysel olacak sözde de sınav soruları öyle değil işte! Bu da insanı ister istemez bi strese sokuyor hani.

Bu komite mikrobiyoloji var. Bakteri, mantar, parazit...Koptuk, gidiyoruz.  Ve sürpriz! Bunlar da giriş dersleri. Genel özellikler filan. Aslını dönemm 3’te kafamıza vura vura öğretecekler. Ve benim kafam Latince isimlerle dolu. Hayır, Latinceden şikayetçi değilim bilakis en sevdiğim olay. Neden bilmiyorum ama Latinceyi aklımda tutmak sorun değil benim için. Ve şöyle bir şey var: Mikrobiyolojide öğrendiklerimizi  ileride işimde kullanacaksınız. O yüzden öğrenmek zorundasınız ve aklınızda kalıyor ama bir biyofizik!

Allahım o ne! Ruhumu teslim edeceğim. Ne dandik, ne öğrenilmesi gereksiz, nasıl bir şey o yaa! Anlatan hocaların anlatımlarının da pek yardımcı olduğu söylenemez ki derse sadece uyumak için gelip "Ninni gibi geliyor abi, nasıl rahat uyuyosun anlatamam. " diyen insan biliyorum. Örnek soruları çözemiyorsunuz ki yapmanız gereken topu topu formüle koymak değerleri...De değerler manyak! Değerleri giriyorum hesap makinesine,yavrucak ağlıyor resmen bu ne diye! Dile gelse küfredecek makine.Yukarıdaki devreyi al hücre zarına uygula.Hah işte biyofizik böyle bir şey sayın okur. Sonuç : Tırs mod on.

15.3.11

TATİL FAILURE!!

Dönüyorum blog. "Hem de elimde bir çanta,tüm bağlantımı da kestim şu anda" tadında espri yapabilecek moralle. 6 günlük tatilin 3 gününü gerçekleştirip kuyruğu kıstırıp Ankara'ya döndüm. Bu acının üzerine şu yazıya başladığım otobüsün internet hızının bizim yurt internetinden kat be kat üzerinde oluşu da moralime pozitif bir etki yapmadı,orası kesin.

Efenim durum şöyle: Malumunuz geçen salı yurdumuzu etkisi altına alan soğuk hava dalgası ,sağ olsun, başkentimize uğramakla kalmayıp bildiğin postu serip yatılı misafir konumuna geçmişti. Her yer nasıl ama!? Kaar,kıyameeet! Bendeniz "Kar Gören Masum İzmirli" yüzündeki "Ehe!Kar yağıyo len!" ifadesiyle tıpkı bir çocuk gibi -ne tıpkısı düpedüz velet modunda- basılmamış kara basma, millete kar topu atma, burnundan sümükleri aka aka kardan adam yapma gibi aktivitelerle değerlendiriyordum bu misafirliği. Mutluydum,mesuttum. Eğleniyordum. Ki resimden belli sanırım bu.

Ve bu eğlencemi ikiye katlayan haber Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü'nden geldi. Çarşamba günü tatil olmuştu!!!  O an çok masum gelmişti bana ve ben "Masum İzmirli" karın çirkin yüzünü göstermeye başladığını farkedememiştim. Sonra çarşamba günü öğleye doğru perşembe de tatil oldu ve ben bir kere daha sevindim. Zira planım perşembe günü sabahtan mikrobiyoloji labotaruvarına girip sonra da ver elini İzmir yapmaktı. Çünkü cuma günü dersim yok gibi bir şeydi.

Böylece planım netlik kazandı. Çarşamba, akşam 6'da otobüse binecek gece 2'de İzmir'e inecek; perşembe, cuma, c.tesi, pazar ve pazartesi olmak üzere 5 gün evimde misler gibi kalacaktım.

BENİ Bİ KAR Bİ DE DEKANLIK YAKTI!!

Hesabım mükemmeldi. Hatta harikaydı.. Ancak o kahrolası kar yüzünden ertelenen lab. dersleri herşeyi berbat etti!

Çarşamba 1 saat, perşembe 2 saat lab. vardı. E tatil olunca onlar kaynadı. Cumayı da boş bulunca çarşambaki lab.ı cumaya;  perşembeninkini de pazartesiye aldılar! 14 Mart'a! Tıp bayramına! Bütün günün boş olduğu güne, koydular. Böylece 1 günüm gitti ve ben pazar gecesi yola çıkmak zorunda kaldım.

Çarşamba akşamı saat 6'da Ankara'dan yola çıktım. Dikkat! Çarşamba saat 6! Peki benim İzmir'e giriş
saatim kaç? 7! Akşam 7! Hayır, 1 saatte gelmedim efenim İzmir'e. 25 Saatte geldim! Zira perşembe akşamı saat 7 de girmiştim İzmir sınırlarına.

25! Dile kolay...25 saatte neler yapabilirdiniz? Oturup Suç ve Ceza'yı bitirebilirdiniz. 2'şer saatten 12 buçuk film izleyebilirdiniz. Acilde nöbet tutabilirdiniz. Komite'ye çalışıp ezberleyip 100 alabilirdiniz. Ya da hiçbir şey yapmadan otobüsün orta kapısının yanındaki koltukta öylece salak salak etrafa bakıp toplardamarlarınızdaki kanın bacaklarınızda yaptığı ağrının giderek kötüleşmesini hissedebilirdiniz ki ben sonuncusunu yapmayı kendime uygun gördüm. Hayır,deli değilim. Bunu kendi isteğimle yapmadım. Beni buna kar zorladı.

Kar ve kazalar yüzünden kapanan yollar nedeniyle bendeniz 16 saat kafadan çatlak olduğunu düşündüğüm bir grup yurdum insanıyla dandik bir benzincide mahsur kaldım.

Bu kafadan çatlak insanlar arasında "B planınız yok mu!?" diye çığıran bir teyze, basına ulaşmaya çalışan bir amca, abartıp cemaat bağlantılarını kullandığını düşündüğüm başbakana ulaşmaya çalışan bir kız, iki adet süzme salak üniversite öğrencisine asılan Şrek'in yanında Brad Pitt kaçtığı bir host ve askerden dönen muhabbetleri illallah dedirtecek iki kafadar vardı. Ve böylece ben 2 günümü de kaybettim.

3 günden bir şey anlamamış şekilde Ankara'ya döndüm ve geriye ta yaza kadar hiç tatil olmayışının acısı kaldı =(

...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.