27.2.14

Öğle Arası Yazısı


Burnumun akışı...durduramıyorum blog...Biliyorum hep seni ihmal etmekten geliyor bunlar başıma.

Şu an okulun bilgisayar laboratuvarındayım. Oradan yazıyorum şaşkınlıklar içinde. Neden dersen gelmeyeli ne kadar oldu buraya bilmiyorum ama bir gelişmiş. Sandalyeler yenilenmiş. Monitörler düzelmiş. Bilgisayarlar güncellenmiş. Her ne kadar Chrome-Firefox-Yandex gibi tarayıcıların yüklenmesine inanılmaz bir direnç görülse de en azından Explorer'ın son sürümü var ki bu bile bir başarı bu okul için emin ol.

Facebook vs. tabi ki kapalı. Giremiyorsun. Ama şaşkınlığıma şaşkınlık katan 8tracks'e buradan girebilmem ve The Perks of Being a Wallflower'da da dediği gibi "good music" dinleyerek parmaklarımı çalıştırabiliyorum klavye üzerinde. Youtube da açık bak şimdi farkettim. Şaşkınlığım katlandı bak...

Öncelikle ne kadar uzun zaman olmuş yazmayalı. Onu farkettim. Aslında çoktan farketmiştim ama bir türlü başına oturma fırsatı bulamadım blog. Bu konuda bahanem de yok. Tatil filan da vardı halbuki; ama olmadı işte. Yazamadım. Olmayınca olmuyor tabi. Çok gece boş sayfayı karşıma açtım da kapadım. Üşendim galiba. Ama az önce dersimi satıp da MEDISEP odasına gittim ve içimde bir his bir his...Hani olur ya böyle gelmiştir başınıza. Açıklayamazsın. Kötü bir şey olacak hissi. Böyle iman tahtasının hemen altında. Mideyi de karıncalayan o çirkin duygu. Havadan mı dersin,sıkıntıdan mı...Bilemedim. Umarım yanılıyorumdur ve bana yaşattığı sıkıntıyla kalır burada bu his.

Belki yazmak iyi gelir dedim de attım kendimi buraya anlayacağın. Bekleyemeyeceğime karar verdim eve kadar. Belki de geçen hafta gittiğim partidendir bu his...Çok içtim...Sarhoş oldum. Ama öyle "Offf hiçbir şey hatırlamıyorum abi!" sarhoşluğu değil. Eğlenmeyi arttıran, güzel insanı daha güzel yapan sarhoşluktu. İstemeden birilerini kırmış olabilirim. Her ne kadar sanmasam da...Kütüklüğüm mü tuttu acaba? Bilmiyorum. Of neyse girmeyeceğim bu konuya.

Bulaşık makinesi alıyoruz! Yani alacağız. Ama daha karar veremedik. 2. el mi almak yoksa sıfır alıp taksitle ödemek mi? Sıfır alıp taksitle ödemek sanki daha mantıklı geldi 3-4 yıl kullanacağımızı düşündüğümüzde. Çünkü bilen bilir; bulaşık, bir öğrenci evinin laneti! Çıkmaz sokağı! Bitmeyen çilesi! Hele ki gününü dakikalarla sayan biz tıpçılar için. Hayatımız ev arkadaşımla bulaşık yıkamak üzerine kurulu resmen. Ufak bir sorun mutfağın -ki bize özel değil lanet olası şehirde her evin mutfağı!- küçücük olması. Biz de eve girdiğimizde bulunan ocak-fırını çıkarıp bulaşık makinesi üzerine set üstü ocak koymakta bulduk çözümü. Zaten bir elektrikli fırınımız olduğundan gazlı fırını kullanmıyorduk. O yüzden çok bir şey değişmeyecek gibi duruyor hayat kalitemizin artması dışında.

Neyse anlatacak çok şey var da çok karışmasın yazı. "Public" yazan biri olmasam neler neler yazacağım da...Belki ileride takma ad ile blog açar ya da kitap yazarım blog...Bilemedim. Olmuyor böyle...

2 yorum:

...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.