2.9.10

Ankara'nın Taşı Altın Filan Değil!Gittik, gördük!!

Döndüm blog....

Bir günlük Ankara maceram sonunda bitti! Bitti; ama biteken de göbeğimi çatlattı ki bilen bilir, benim göbeğim zor çatlar!

 Neler çektik neler başkent yollarında,içerisinde bir bilsen blog...Anlatmaya başlayayım; zira yolculukta bile döküldü satırlar beynime. Sürekli "Bunu yazayım,dur şunu da yazayım...bak bunu da yazmalıyım..." moddaydım. Sanki yazsam bi b*k olacak da neyse....

Öncelikle caaanım(!) babacığımın handikabına uğradık. Zira adını bile duymadığım bi şirketle yolculuk yapacaktık ki bu konudaki hislerim error veriyordu. Ve ne yazık ki o hislerim yanılmadı.

Dakka bir gol bir...Tekerlek üstündeyiz...En arkanın önünde...Takır takır... "Nasıl uyucaz?" derken kader ikinci golünü de çok geçmeden doksana taktı. Bir aile bindi orta kapıdan...Kucaklarında gülen bir bebek!!!

Gülmesi sorun değildi elbette ki de sabaha kadar bir otobüs yolculuğunda bir bebeğin ne kadar güler modda kalacağını merak etmeye başlamıştım ki...ağlamaya başladı!!
Biz annemle birbirimize yandık bakışları atarken aile de yazık mahçup mahçup "Kusura bakmayın,birazdan uyur zaten.." filan dedi ki hakikaten çocuk uyudu...Hem de sabaha kadar....Tabi bizi bebeğe odaklayan hislerimiz asıl tehlikeyi görememişti ne yazık ki....

Bir amca bindi...Gayet zararsızdı aslında...Yanında çocuğuyla Kırıkkale'ye gidiyodu...

Televizyonda kavak yelleri açıldı...Koltuklar eğik pozisyona getirildi..Kontak çevrildi...ve yolculuk başladı...

Ve amca tespih çekmeye başladı...ama nasıl tespih! Tahta! Allahım tak tak tak....sinir ediyo insanı! Kemalpaşa' yı geçtik gidiyoruz, bu hala tak tak tak...Ya bi kes! Yok! Sonunda uyardık da homurdana homurdana kesti!

Muavin geldi ikrama filan o da kütük mü sana! Allahım,öküz yaa! Su istiyosun suratına bakıyo mal mal. Sular da sıcak zaten! İşimiz iş dedim...

Saat 12 gibi Kavak Yelleri sona yaklaşırken yol da karanlık olup görecek bir şey olmayınca kapattılar ışıkları ve kabus başladı!!!

Allahım!! Tespihçi Amca nasıl horluyo!!! Nasıl horluyo!! Anlatamam! Yok öyle bir ses! Ta otobüsün başından insanlar rahatsız oluyo! 4534534 kere uyardık! Yok! Uyuyamıyoruz...Çocuğu da o ailenin aldığı ekstra koltuğa yatırdı mı! Onlar uyuyo, biz bütün otobüs onları dinliyoruz ki şurada ikinci paragrafta belirttiğim kehanet gerçekleşti bu yüzden ve ben Ankara'nın Aşti denilen otobüs terminaline, benim diyen zombilere taş çıkartacak vaziyette indim. O kehanete ek olarak Afyon'da yediğimiz sucuk döner de midemi at alıp beygir satmaya zorladı o da ayrı...

İndik ankaraya anlıyacağınız. Allahtan orada ODTÜ pankartları tutan öğrenciler vardı da hemen yanaştık yanlarına. Sağ olsun bi kız gösterdi bize Hacettepe masasını. Yardımcı oldular ,işte şu dolmuşa binin şurda inin filan diye; ama evren benle dalga mı geçiyo nedir; dolmuş şoförü yolu bilmiyo!! "Oha!" dedik artık, yuh! İndirdi bizi Hacettepe hastanesinde...bi de yalak yalak "Yaw bağlantı vardır kampüsle" dio Öküz!

Neyse, biz şahsi çabalarımızla bulduk kampüsü. Yaptırdık kaydımızı.. Evet =) Artık resmen Hacettepeliyim...Öğrenci kartımdaki embesil ÖSYM fotoğrafıma rağmen...

Tabi maceramız burada bitmedi...biter mi hiç! burda söylediğim gibi yurt neyin çıkmadığı için haliyle bi de yurt arayışı başladı bizde.

Ve özel yurtlarla ilgili bir tespit: Hayvan gibi pahalı arkadaşım! Oha lan! 600-700 diyo adam yaa! gezdik bi kaç tane. Ama sonunda bi tane bulduk uyguna. Galiba orada kalcam. Ya zaten arkadaş bulayım da ver elini home sweet home...

Dönüşte ise anam,garip anam çilekeş anam olaya el attı ve Anadolu turizmle geldik. Diğeriyle karşılaştırılamaz bile! Hizmet,ikram,konfor...kusursuzdu!

Ama ben yine uyuyamadım ki eve gelmemle kendimi yatağa atmam bir oldu...Şu yazıyı bile anca yazıyorum....

Sonuç: Ankara'yı beğenmedim...İzmir Forever!!!

3 yorum:

  1. hangi bölüm?
    bak ben de liseyi ankarada okudum bu sene bitti.ve ankara 'dan bu sene ayrılıyorum. kendi üniversiteme gidiyorum

    YanıtlaSil
  2. Kastamonu tıp...Umarım iyi olur her şey ankarada yaa...

    YanıtlaSil

...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.