19.9.10

Döndüm Yahu =)

Döndüm =)
Evet blog döndüm sonunda şu caaanım İzmir'ime....Allahım allahım, lan ben koca sene n'apıcam orada sorularıylan girdim ya izmir il sınırlarına. Özüme anca döndüm blog...Havası, suyu, insanı,taşı, toprağı, denizi, kuşu, börtüsü, böcüğüylen canım İzmir...Garajda secde edicektim yeminlen muah muah diye öpecektim soğuk mermerleri de abartmayayım dedim...

Efenim malumunuz, hazırlık muafiyet sınavı içün bendeniz 5 gündür Ankara'daydım...Şimdi akıllarda: "Lan 1. aşama bir, ikinci aşama da 1 gün dersek senin maksimum 2 gün orda kalman gerekmiyo mu?" gibisinden sualler oluşabilir; fekat oluşmasın...Eğer sizin de 15'indeki sınava 12'sine bilet alan bir babanız ve de nur topu gibi bir bayram dönüşünüz varsa o bileti değiştiremiyorsanuz ve mecburen 2 gün oluyo 5 gün...

"E 5 gün orada nerde kalıcam lan ben?" şeklinde sorular almıştı ki beni, caaanım arkadaşım Hazal bana facebook'tan mesajını attı. "İtiraz istemem.Ankaraya gelince bizde kalıyosun." Kalmam mı! Canıma minnet =) Hem bütün sene özlemişim arkadaşımı. Hem kalacak yer, hem hasret giderme hemi de Ankara'yı bilen biriylen gez-toz modunu açmak. Oooh! Bir taşla kaç kuş sayamadım valla...

Neyse efendim, velhasılkelam bendeniz gecenin bir vakti çıktım yola. Hesapta biletim gece yarısı İzmir Turizmden; ama ablam ,sağ olsun, garajda çalıştığı için 11'deki benim bineceğim araçtan daha lüküs olana yer buldu ve ben 1 saat erken olarak yola çıktım...

Yolculuk şurada bahsettiğimki gibi geçmedi...Horlayan zırlayan yoktu. Dahası yanım da boştu..Oh mis anlayacağınız....Açtım tv.mi, izleye izleye gittim...İnanmazsınız uyudum bile =)

Sabah Hazal karşıladı beni Aşti'den...Oradan da direkt evlerine geçtik; zira yol öldürüyo insanı arkadaş...Uyandığımda akşam olmuştu ki zaten o gün dışarı çıkmadık...

Ertesi günse sınav yerimi görmeye gittik Beytepe'ye ki şunu hemen belirteyim ismindeki "tepe"yi harbi harbi hakkeden bi yer. Dağda abi yaa!!! Dağ yaa, bildiğin dağ! O ne oolum! Yer mi kalmadı allasen...Ortaçağ krallıkları gibi kendi içinde şehir olmuş bi yer yaa...Bi de görseniz nasıl yokuş nasıl yokuş...Bendeniz hık hık gidiyodum nefes darlığından o yokuşları merdivenleri tırmancam diye!

Tek iyi yanı otobüs sınav binammın önünde indiriyodu. Bu kadar...Başka iyi yan arama....

İşte sınav salonumu neyin hallettikten sonra sıra asıl göreve geldi: Yurt bakmak.

Yok arkadaşım yaa..Ankara yurtta tavan yapmış. Bildiğin faiş fiyatlar sözkonusu...4 kişilik odalar 650-700 filan diyolar bi de banyo tuvalet ortak filan...Biz de dedik belki Beytepe tarafında vardır özel yurtlar, hani şehir dışı filan daha bi insaflı olurlar diye ama çıh....Orada da yok...Dağ tepe tırmandığımızla kaldık anlayacağınız...

Bi de caanım babacım oradaki devlet yurtlarına bak güzeli varsa ayarlıcam ben sana filan diyo; ama yok ki...Kalıncak gibi değil devlet yurtları...

O yüzden bi iki arayıştan sonra kayıt zamanı bulduğum bi yurda kadımı yaptırdım. Hem de Hacettepe tıbba yürüyüş mesafesinde-5 dk.-

Tabi  şu noktada şöyle bi sıkıntı zuhur etti. Ben nerede okucam?

Eğer sınavı geçemez de hazırlık okursam, ben kardeşiniz beytepe yolları taştan türküleriylen Ankara dağlarına tırmanıcam; ama yok engiiiiiiinn (!) ingilizce bilgimle hazırlıktan muaf olursam çat! Sıhhiye'de yurdumun karşısındaki fakülteden başlayacam ve yol param da bana kitap,eğlence olarak kalıcak. Yani sınav önemli benim için...

Sınav demişken.giderken umutsuzdum aslında. Lan ben kimdim ki  liseyi almanca okumuş haliimle deyim yerindeyse ortaokulda aldığım ingilizcemle hacettepe hazırlığını geçicem şeklinde iç muhasebeler yaşıyodum. O yüzden de amacım sınava girip bari "beginner" değil de "upper-mediate"tan filan başlayayım filan diyordum. Zira internetten yaptığım her sınavda "upper" çıkıyodu.

İşte sınav günü geldi çattı. Her türlü yol önerisini alıp çıktık Hazal'la yola. Ve ilk darbe Sıhhiye köprüsünün üstünde yurdum polisinden geldi. Biz gayet saf bir şekilde, durağın orada görevini yapan polis amcaya "Pardon,230'a nerden binebiliriz acaba" şeklindeki sorumuzu sorduk ve sağ olsun yurdum polisi bize önünde durduğumuz durakta bekleyin demek yerine bizi, te ebesinin yazlık evine kadar gönderdi!!!

İleri gidin, dedi. Biz de gittik; ama git, git bi b*k yok affedrsiniz. Ne bi durak, ne bi şey. Şehir dışına çıkçaz. Hayır geç de kalıcaz sınava iyice b*ktan bi durum. Geri döndük sonra ve acı gerçekle karşılaştık. Az önce bomboş beklediğimiz durakta yaklaşık seksen kadar insan sıra olmuş beytepe otobüsünü bekliyordu. Polis amcaya saygı sevgi sözcükleri içimizden akarken biz de sıraya girdik mecburen ve gelen 2. otobüse en son olarak bindik ki bu da ağzımızı burnumuzu cama yapıştırarak gitmek demekti...ki öyle de oldu...

1.aşama sınava girdim böylece ve bildiğin ortaokul sınavıydı sınav....O kadar kolay olsun ki o kadar olur...Yarım saattte çıkınca bi buçuk saatlik sınavdan, yazık arkadaşım telaşlandı bişey oldu diye...Ve sürpriz olmayarak ertesi gün geçtiğimi, 2. aşama olan ve haşırt dı blekbord olan sınava girmeye hak kazanmıştım.

Ona da gittik. Ama bu sefer tecrübeliydik o kadar zor olmadı. Bu sefer de otobüs koca sene hazırlık okumuş da muafiyeti geçmeye çalışanlarla doluydu ki Erzurumlu 3 gencimizin otobüste, ellerinde kağıtlar "Oolumm soon as' den sonra sayılanlar geliyodu..." şeklinde ders çalışıyo olması, gözümü çevirdiğim her yerde insanların ingilizce bir materyal -kağıt,defter- okuyo olmasıylan ben de bi yusuf yusuf hali başgösterdi...Sonuçta bu kadar bütün sene ingilizce görmüş insan tırsıyosa ben de tırsmalıyım psikolojisi oluştu bende..

2. aşamaya da girdim. Hiç de beklediğim gibi zor değildi. Yazma konuları dandikti. Bir buçuk sayfa döşedim ;ama yeter mi bilemedim. Dinleme yoktu ve diğer bölüm de metinler üzerinden testti ve onları da yaptım. Şimdilik tek işim kaldı....Beklemek....

Ve bu bekleyiş beni deli ediyor...Nerde okuyacağım bir önce kesinleşsin de rahatlayayım...

Not: "aşti" ne dersen bi tık
Not 2: Gelecek yazı....Ankara'da Ulaşım....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.