22.7.11

Kafa Boşaltmaca vol. 5

Eveeet sayın okur, uzun bir aradan sonra “Kafa Boşaltmaca” serimizin 5.siyle karşınızdayım.

Efenim, öncelikle “Kafa Boşaltmaca Seri”sinin nasıl, ne amaçla, neden yahu neden?!! yazıldığından; niye böyle bir seriye ihtiyaç duyulduğundan bahsetmem yerinde olacaktır sanıyorum.

Efenim, bendeniz her yazımda genellikle bir, iki - taş çatlasın-  üç konuda kendimce düşündüklerimi, yaşadıklarımı anlatır, böyle gül gibin geçinip giderim kendimle. Ancak bazen öyle bir an gelir ki uzun süre bloga bir şeyler yazacak zaman bulamam ve yazacağım konular birikir de birikir kafada - lan sanki 40 yıllık yazarım ne birikicek di mi!- aman işte eğer yazmayı seven bir insansanız bilirsiniz bir şey olur “Bunu yazmalıyım bloga!” diye düşünürsünüz ya da ben düşünürüm şimdi ne yalan söyleyeyim.Velhasıl kelam böyle birikince şeyler ben de bunlar için teeek tek tek uygun başlık bulmaktansa "Kafa Boşaltmaca" başlığı altında toplarım bunları. Neler yaşamışım, neler düşünüyorum,  geyik neyin bu yazıların altındadır.

Allah alllaaah! Amma ciddi giriş yaptım yahu. Edebiyat parçalamaya çalışmışım ama edebiyat beni parçalamış gibi olmuş azıcık. Neyse gelelim konularımıza...

LAN!!! 1. sınıfı geçtim oğlum lan! Teleloyyyyy =D Ama geçene kadar da anamız ağladı yaa sorma okur...Bir final çalışmam var ki ne sen sor ne ben söyleyeyim. Kapandım yurda. Paso dizi izliyorum! Allahım lan final var. Girecek kök gibi 4 komite! Ben oturmuş “Heroes” izliyorum! Hay bin kunduz! Sanki koca yaz durmuyormuş gibi sen kalk indir Heroes’un izleyemediğim son 3 sezonunu, aç, izle.  Başlıyorum. “Dur şu bölüm bitsin,”Aman bu bölümden sonra söz bakteri bakacağım.” , ”Ama çok heyecanlı yerinde kaldı bu bölümden sonra söz biyokimya bitecek!” filan… Zor çalıştım resmen finale yaa.”Hayır nereden çıktı bu dizi sevdası?”, “Hani senin internetin kahnı kalıntısı hızındaydı?” gibi sorular geliyordur aklınıza sanırım ki gelmeli de; ancak şu zalım – zalim değil! zalım!- Hacettepe her türlü bölümün sınavlarını erken erken haziranın başında yapıp - ki hazırlık okuyan arkadaşım bildiğin mayısta evine gitti!- bizimkini haziran sonuna koyunca bizim oda boşaldı tabi! Bi tıp okuyan arkadaşım bi ben kaldık odada ki o da kütüphaneyi mesken bellediği için odada ben yalnız… Açıyorum interneti, dönem içi 5 kb/sn hızla indiremeyip can çekişen hız 500’lerde 600’lerde geziyor.

 Ama şimdi sorarım sana okur! Bu hızda dizi indirilmez de n’apılır!Evet ben de yaptım işte. İndirdim ve izledim. Pişman değilim!Yine olsun yine yaparım!Ama sonunda geçtim ya o da bişi =D

Duyuruyorum: Evlendim!

Neyse bu sınav teranesi bitince biz tabi aldık soluğu sokaklarda. Amaç: Ev bakmak!
Gez Allah gez, gez Allah gez o sıcakta… Sokak sokak sahibinden, emlaktan ne verdiyse Allah baktık; ama bulamadık pek bir şey tabi. Herkes bavul mavul topluyor, evine gitmeye hazırlanıyor. Biz hala Ankara’da kısılı kalmış vaziyette ev bakıyoruz. Sonra bulduk evimizi. 3 arkadaş çıkacağız. Büyük, ferah bir ev. 4. Kat, ışık alıyor filan. Ev işte… Okula yakın olması ise onun evden çok parti sığınağı gibi kullanılabilitesini arttırsa da gayet uygun bi yer. Zira gezdiğimiz yerlerle karşılaştırılamayacak bir halde. Hele gazinoların üzerinde gezdiğimiz bir evi düşününce “Oha lan 4 ayak üstüne düştük.” diyor insan. İşte Perşembe günü gideceğiz bakalım ev toplamaya filan.
Henüz daha hangi odayı alacağıma karar vermedim. İki büyük bir de küçük oda var; ama sanırım küçük odayı alacağım.Bir de büyük odaların temizliği, döşemesiyle filan uğraşamam. Zaten minimalist (!) bir insanım. Küçük odayı severim =D Maksat kavga çıkmasın…

Stajımı da yaparım acımam!

Ankara’ya gittiğimizde 4 gün filan ev ile uğraşacağız ondan sonra da zaten Histoloji stajım başlıyor. Histoloji efenim , doku bilimi. Dokuları neyin inceliyorsun böyle mikroskop altında rengarenk filan. Hoş, görsel bir şey. “Bari,” dedim “birçok arkadaşımın aksine klinik bilimde değil de temel bilimde yapayım da bu sene öğrendiklerimi filan kullanırım”. İnşallah iyi geçer. Zira geçen senemizde histoloji hocaları azcık kök söktürmüştü dönemimize. Ama laboratuarda daha bi uysal daha bi sakin işte sıcaktan da “Amaan sıcak zaten uğraşamam senle git başımdan” moda girip beni serbest bırakacaklarını düşünüyorum.  Bir arkadaşım tıbbi biyolojide stajını yaptı ve gayet memnundu. “Bayağı bir şey öğrendim. Bol bol pratik yaptım filan.” dedi inşallah benim de öyle olur.

Harry Potter da bitmeyeydi iyiydi…

Anam! Dün Harry Potter’a gittim! Oha yaa bildiğin bitti =( Ben ki Harry’e kendini adamış bir insan için bunun ne büyük bir trajedi olduğunu çoğu insan anlamaz =(

Şimdi gelelim film eleştirilerimize. Yani bundan önceki 7 film bana öğretti ki kitabı filmde birebir beklemeyeceksin arkadaşım! Yok! Olmuyor! O yüzden eğer böyle bakmazsan olaya film gerçekten iyi olmuş! Senaryoyu değiştirmeleri filme bol aksiyon katmaları iyi olmuş; ancak Dumbledore ve Harry’nin ilahi sahnede konuştukları çok az ve yavan kalmış. Halbuki orada Dumbledore, tüm serinin her şeyini olduğu gibi anlatıyordu. Her şey orada netlik kazanıyordu.

Bir diğer üzüldüğüm şeyse ölümlerin kitapta o kadar dramatik olmasına rağmen filmde üzerinde durulmadan pat pat geçilmesiydi. Yazık oldu Fred’e….

Onun dışında filmin 3 boyutu berbattı! O kadar iyi bir 3D film çıkarabilecek bir potansiyel varken bu denli kötü bir 3 boyut bize baş ağrısından öte bir şey vermedi.
Ama Hogwarts savaşı efsaneviydi.Ve McGonagall’ın Snape ile düellosu! Ve tabii ki de Mrs. Weasley-Bellatrix düellosu!

Sonuç olarak beğendim ama Quiddtich sahasını yakmasalardı iyiydi….

Tatil tatil diye nicesine sarıldım….

Bir de bu arada tatil de yaptım sayın okur. Zaten bir aylığına gelmişim İzmir’e dedik bi de denize filan gidelim.  Didim’de ev tuttuk. Havuz, deniz, güneş filan…
Gerçi sıcaktan bunalıp klimanın altında yattığımız saatler de azımsanacak miktarda değildi; ama yine de güzeldi. Maaile hep beraberdik. Kalabalık, ergen kuzenlerim filan…İngiliz komşu ile konuşma çabalarım bile sonuç verdi inanır mısınız facebooktan ekledi kadın beni. Artık ne konuşacağız bilmiyorum…

Döndü,döndü,döndü…

Geçen sene Macaristan’a giden arkadaşımı hatırlarsınız: Cansu. Geçen gün Türkiye sınırlarına giriş yaptı kendisi. Ama şu an Bandırma’da, bir akrabasının yanında. Şimdi bu konuda sevinmem gereken:  Kız ,ilk senesini bitirdi, sağ salim döndü.Üzülmem gereken: Kendisini sadece 2 gün görebileceğim zira Ankara yolları taştan bendenize. Belki o Ankara’ya gelir de biraz daha görüşürüz yoksa teeee seneye, yaza göreceğim kızı =(

Başka daha çok var yazacağım şey aslında blog; ama o da başka “kafa boşaltmaca”ya artık. Haydi kalın sağlıcakla….


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.