19.10.10

Terli Bi Yazı....

Selam sevgili okur. Ankara’nın şu yağmurun dibine vuran, kara bulutları vazgeçilmez unsur olarak bulunduran havasının verdiği sıkıntı içinde yazıyorum yazımı. Şimdi neden böyle saçma sapan, sanat yüklü bir cümle kurdum söyleyeyim. Ne giyeceğimi şaşırdım! Cidden!

Havaya ana avrat gidesim var da yapamıyorum;zira mizacıma(!) uygun değil. Şöyle bir şey ki: Yağmur var ; ama güneş açıyor. Hava soğuk; ama iki saat sonra pişiyosun. Bi dolu yağıyo, bi bulutlar yok oluyo.

Armagedon mu geliyo nedir anlamadım ki? Penguenler, kutup ayıları filan beddua etti haberimiz mi yok? Sonuna kadar da haklılar gerçi etseler de neyse…

Bi de şöyle bir durum var ki Tıp fakültesinin üst katlarındaki; pencereli, havadar-ki görmedim. Tamamen öyle olduğunu varsayıyorum- püfür püfür, aydınlık amfi -sınıf-odaları ne yazık ki biz dönem 1’lere reva görülmemiş. O katlara çıkmak ne haddimize! Anca lab. dersi filan olursa merdiven yüzü görüyoruz ki onda da kafamızı tüplerden kaldırmıyoruz ki dersin tadını çıkarıp şöyle hülyalı hülyalı dışarılara bakalım.

Yok! Biz anca bodrum katında, rutubet kokan, iki adet kendine dahi yetmeyen klimanın ve operadaki hayalet sesleri çıkaran, öğle vakti tüm yemek kokularını amfiye taşıyan dandik havalandırma sistemli amfide ders görelim!

Şimdi yurdun penceresinden bakmışsınız: Hava fena. Kalın mı kalın giyindiniz. Aldınız montunuzu -içindeki havayı da dışarı vermeyeninden hemi de- İşte şemsiyesidir, çantasıdır...Oh mis! Vurdunuz kendinizi yola. 

Tırmandınız yokuşu. Hafif ter damlaları belirdi vücudun stratejik noktalarında; ama aldırmadınız. Nasıl olsa geçer di mi?.

Fakülteye girdiniz, bir şey yok hala. Sıcaklık hala tolere edebileceğiniz seviyelerde. Veee indiniz bodruma!
 Bitti . Kalın giyinmiştin ya, s*çtın oğlum. Manyak mısın? Orada 40’lara varan cehennem sıcağında millet T-Shirtlerle gezerkene sende içi polarlı kalın, kapüşonlu bir sweat. Beden kitle indexinse ölümcül sınırlarda olursa ve de o alışveriş merkezlerindeki, uzay gemilerindeki ışınlanma cihazlarını andıran makine sana -tabiri caizse- “Hayvan gibi yağın var oğlum! Git koş,moş bişi yap, erit şunları camış! ” diyorsa, işte o sınıfta sen terlersin arkadaşım. 

Terlemek, ama nasıl?! Ölümüne! Vücudundaki suyu bitirene,beyin hücrelerini isyan ettirene kadar terleme…
Hele bi de ders de Türk dili olsun,İnkilap olsun zorunlu ve kafa içi materyali çürüten bir derse; işte canlı canlı cehennemdesin artık tebrikler….Anlayın halimizi....

Hayır bi arkadaşımın başına geldi de ordan biliyorum….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

...

.....

...

...

Yorumlar....

Yorum.